09 Temmuz 2025

İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemiz, Mezunlarını Uğurlamaya Devam Ediyor

Fen Edebiyat Fakültesi olarak 1993-1994 Akademik Yılı’nda öğrenci kabul etmeye başlayan ve ülkemize farklı alanlarda katkı sağlayan çok sayıda mezun yetiştiren İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemiz, 2024-2025 Akademik Yılı mezunlarını uğurlamaya devam ediyor. 

İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemizin en köklü bölümleri arasında yer alan Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüz, Yahya Kemal Konferans Salonu’nda mezuniyet töreni düzenledi.

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzün, dil bayrağımızı daha yukarılara taşıyacak mezunlar yetiştirmenin sevinç ve gururunu yaşadığı etkinliğe Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdussamed Yeşildağ, Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Kamil Şahin, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Muhittin Eliaçık, akademik ve idari personelimiz, öğrencilerimiz ve aileleri katıldı.


Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan program, 2024-2025 Akademik Yılı birincileri Emine Bıldır ve İrem Naz Kara’nın açılış konuşmaları ile devam etti.
Dil ve edebiyatımızı yakından tanımanın kendilerine çok değerli katkılar sunduğunu ifade eden Emine Bıldır, “Bugün burada, büyük bir gururu ve tarifsiz bir mutluluğu paylaşmak üzere sizlerin karşısında bulunmaktan onur duyuyorum. Türk dili... Bin yılları aşan bir medeniyetin taşıyıcısı... Edebiyatımız ise bu dilin gönülden süzülen sesi oldu. Bu yolculukta yalnızca kelimelerin peşinden gitmedik; her hecede bir milletin ruhunu, her cümlede yüzyılların izini sürdük. Edebiyat bize yalnızca okumayı değil, görmeyi; yalnızca yazmayı değil, hissetmeyi öğretti. Ve en nihayetinde, insanı insana anlatmanın, insanı insanda bulmanın yolunu gösterdi. Başarıya giden yolda bize sadece bilgi değil, ilham veren, yol gösteren, sabırla yanımızda olan kıymetli hocalarımıza yürekten teşekkür ederim. Aynı şekilde, bu başarıda emeği olan aileme ve bu zorlu yolculukta her zaman yanımda olan eşime, her daim desteğini esirgemeyen arkadaşlarıma ve dostlarıma minnettarım. Bu bir son değil, yeni bir başlangıç. Kalemin, sözün ve düşüncenin gücüyle yürümeye devam edeceğim. Hepinize saygı ve sevgiyle teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.

Öğrenim hayatları boyunca edindikleri bilgi ve tecrübelerin, ülkemize katkı sağlama adına kendilerine önemli sorumluluklar yüklediğini belirten İrem Naz Kara, “Bugün burada Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü birincisi olarak bu konuşmayı yapmanın sevincini ve gururunu yaşamaktayım. Bu süreçte üzerimde emeği geçen bütün hocalarıma, aileme ve bana katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum. Ama en çok da her zorlukta yanımda olan ve desteğini hiçbir zaman esirgemeyen anneme teşekkür etmek istiyorum. 4 yıl önce bu üniversiteye geldiğimizde hepimizin farklı hayalleri ve gelecek planları vardı. Acısıyla tatlısıyla daha dün gibi başladığımız bu yolculuğun bugün sonuna gelmiş bulunmaktayız. Geriye dönüp baktığımda pişman olduğum hatalarım ve davranışlarım oldu fakat iyi ki dediğim ve beni fazlaca mutlu eden anılar da yaşandı bu üniversitede. Hayallerime adım adım yaklaşabilmek için kendime olabildiğince yatırım yapmaya çalıştım. Şimdi bu birikimlerin karşılığını en iyi şekilde almayı temenni ediyorum. Bütün bölüm arkadaşlarımı da tebrik ediyor ve başarılarının daim olmasını diliyorum. Son olarak da sözlerimi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Gençler, cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.' sözüyle bitirmek istiyorum. Yolumuz açık, geleceğimiz aydınlık olsun. Teşekkür ederim.” şeklinde konuştu.

Mezunu oldukları bölüm itibariyle öğrencilerimizin dili koruma ve yüceltme misyonları olduğunu belirten Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz,  “Çok kıymetli hocalarım, idari personelimiz, çalışma arkadaşlarım, aziz vatanın dört bir yanından bu güzelliği birlikte yaşamak için gelen anneler, babalar, kıymetli aileler ve elbette günün aktörleri müstakbel mezunlarımız sevgili öğrencilerimiz; hepinizi, şahsım, yurtdışındaki programı nedeniyle aramızda bulunamayan Rektörümüz Prof. Dr. Ersan Aslan ve Üniversitemiz adına hürmetle, muhabbetle gönülden selamlıyorum. Esasen şu an içinde bulunduğumuz tören ve benzerlerinin çalışmalarına Üniversite olarak bir ay önceden başladık. Fakat maalesef üç gündür gerçek anlamda içimiz yanıyor. Fotoğraflarına bakamıyor, haberlerini dinleyemiyoruz. O 12 tane vatan evladı, bir çatışmada değil üç sene önce şehit olan bir üsteğmen kardeşlerinin naaşını bulmak için çalışırken şehit oldular. Mademki Türk Dili ve Edebiyatı Bölümündeyiz, İstiklal Şairimiz Mehmet Akif’i anmadan geçmeyelim. ‘Çanakkale Şehitleri’ adlı şiirini bitirirken ‘Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber, Sana aguşunu açmış duruyor peygamber’ diyor. Önceden hazırlanmış şekliyle mezuniyet törenlerimizde bir takım sanatsal etkinlikler, müzik dinletileri vs. vardı. Peygamber Efendimizin (SAV) kucağını açarak beklediği şehitlerimize olan saygımız dolayısıyla törenlerimiz yeniden düzenlendi. Adı mezuniyet töreni ama esasen burada bir gurur tablosunu izliyoruz. Bu gurur tablosunun iki tane mimarı var. Bir tarafta çok kıymetli hocalarımız var. Hepsine huzurlarınızda ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Dört sene boyunca zaman mefhumu tanımaksızın bu gençlerimizin en yüksek donanıma sahip olmaları adına mücadele ettiler ve eserleri pırıl pırıl karşılarında duruyor. Diğer tarafta anneler ve babalar, hatta anneler… Birinci öğrencimizin özellikle annesine teşekkür etmesi gibi. 26 ve 31 yaşında iki çocuğu olan ve çocuklarını koklamaya doyamamış bir baba olarak söylüyorum ki annelere ne kadar teşekkür etsek azdır. Onun için cennet, annelerin ayaklarının altındadır. Bir toplum tamamen düşse anneler o toplumu tamamen ayağa kaldırır. İçinde bulunduğum sosyal çevremde her zaman şunu söylerim: Allah sorsa ki ‘Bir cinsi yok edeceğim. Hangisi kalsın?’ Benim oyum sonuna kadar annelerden yanadır. Anneler başta olmak üzere kıymetli aileler, bu pırıl pırıl gençlerimize baktıkça gurur tablosu izliyorum. Bizlere, Kırıkkale Üniversitesine inandınız ve çocuklarınızı emanet ettiniz. Hem Rektör Hocam hem de ben, Ankara’da ikamet ettiğimiz halde beş gün burada kalıyoruz. Benim mesaim 07.30-08.00 arasında başlıyor ve ortalama saat 02.00’da bitiyor. Samimiyetimle söylüyorum, bazı geceler sabaha kadar çalışıp gidip duşumu alıyor ve görevime dönüyorum. Tek bir gayemiz var. Çocuklarınızı bize emanet ettiniz ve emanet bizim inancımıza göre kutsaldır. Öğrencilerimizi baş tacı ettik. Dolayısıyla bize olan güveninizi ve inancınızı en iyi şekilde karşılamanın mücadelesini verdik. Allah’a hamd olsun ki hem dil hem de edebiyat neferleri olarak karşımızda duruyorlar. Gençlere alanlarıyla ilgili birkaç şey söylemek isterim. Burası bir bitiş gibi görünüyor ama aslında bir başlangıç yapıyorsunuz. İlginç bir şekilde önde görünen tıp, hukuk, yazılım mühendisliği, inşaat mühendisliği gibi meslekler var. Bunları daha da sayabiliriz ama bunların hepsinin üstünde tüm millete dokunan; bu milletin, bu devletin ve bu aziz vatanın payidar kalması noktasında hepsinden daha önemli dili korumak ve yüceltmek gibi bir misyonunuz var. Çünkü dil, bir milleti kültürüyle geleceğe taşıyacak ve onu ilelebet var edecek ana unsurdur. Ben inanıyorum ki bu hazirunun içinde din çok kıymetli ama dil onun da önünde. Dini ve dini değerleri aktaracak ana unsur dildir. Sizlerden dili namus bilerek dil bayrağını yüceltecek şekilde çalışmalar yapmanızı, ayrıca güzel öykülerle, şiirlerle, romanlar ve denemelerle bu aziz vatanın kültürünü geleceğe aktarmanızı hassaten rica ediyorum. Yolunuz, bahtınız açık olsun. Üniversitemizin kapısı sizlere her zaman açıktır. Teşekkür ederim.” dedi.


Pençe Kilit Harekatı bölgesinde şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet dileyerek sözlerine başlayan İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdussamed Yeşildağ,  “Kuzey Irak’ta şehit düşen 12 aziz kahramanımızı ve vatan uğruna canlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor; ailelerine ve milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum. Bugün, kalplerimizde tarifsiz bir gururla, Türk dili ve kültürüne hizmet edecek yeni bir nesli daha mezun etmenin onurunu yaşıyoruz. Sizler, bu kadim medeniyetin sesini yarınlara taşıyacak ve kelimeleriyle ışık tutacak gençlersiniz. Unutmayın; Türkçemiz yalnızca bir iletişim aracı değil, millet olarak var oluşumuzun en derin temsillerinden biridir. Mehmet Kaplan’ın ifadesiyle, ‘Türk dili, Türk milletinin asırlar boyu kendisini arayışının destanıdır.’ Sizler artık, bu destanın yeni anlatıcılarısınız. Bu toprakların sesini, ruhunu ve kültürünü geleceğe aktarma görevini üstleniyorsunuz. Zira bilirsiniz ki bir millet, diliyle yaşar. Dil kaybolursa, kimlik de silinir. Bu nedenle Türkçemize sahip çıkmak, sadece bir tercih değil, bir vefa borcudur. Yahya Kemal’in ‘Bu dil, ağzımızda annemizin sütüdür.’ sözü; dilin ne denli derin ve kişisel bir aidiyet taşıdığını gösterir. Aynı şekilde, Yusuf Dursun’un ‘Dudağımdan bal akar, dilim Türkçedir benim, mis gibi anne kokar, dilim Türkçedir benim ‘dizeleri de bu sevdayı en güzel biçimde anlatır. Bu dil, Yunus Emre’nin sevdasını, Fuzuli’nin aşkını, Karacaoğlan’ın doğa tutkusunu, Mehmet Akif’in istiklal ruhunu içinde taşır. Sizler bu mukaddes emaneti devralıyor, bu edebi meşalenin yeni taşıyıcıları oluyorsunuz. Bu vesileyle; hocalarınızın sabrını, ailelerinizin fedakârlığını, sizlerin azmini ve sabrını en içten duygularımla selamlıyorum. Yolunuz açık, zihniniz berrak, kaleminiz güçlü, yüreğiniz daima Türkçenin sevdasıyla dolu olsun. Gittiğiniz her yerde bu dilin güzelliğini, bu kültürün ihtişamını göstereceğinize yürekten inanıyorum. Hepinizi bir kez daha tebrik ediyor, hayat boyu başarılar diliyorum.” dedi.
Mezunlarımızın dil ve edebiyat neferi olarak milletimize hizmet vermeye hazır olduğunu ifade eden Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Muhittin Eliaçık, “Bugün burada 2021 girişli öğrencilerimizin mezuniyetini kutlamak için toplandık. Öncelikle bu anlamlı günün, siz değerli öğrencilerimiz ve aileleri için hayırlı olmasını diliyor; bundan sonraki hayat yolculuğunuzda başarılar temenni ediyorum. Aynı zamanda bugün, bölümümüzün 29. mezuniyet töreni. 32 yıldır hizmet veren bölümümüzden bugüne kadar yaklaşık 2.000 mezun verdik. Bugün bu halka, sizlerle birlikte bir kez daha gururla genişliyor. Değerli veliler, dört yıl önce bizlere emanet ettiğiniz bu gençler, eğitim hayatları boyunca Türk Dili ve Edebiyatının zenginliğiyle, kültürümüzün incelikleriyle donatıldılar. Artık her biri birer dil ve edebiyat neferi olarak milletimizin hizmetine hazır durumdadır. Bir insanın yetiştirdiği her değer, onun en büyük başarısıdır. Çocuğunu, öğrencisini, eserini, ürününü iyi yetiştiren insan; mutlu ve huzurlu olur. Biz de inanıyoruz ki sizler, bundan sonraki adımlarınızla hem bizi hem de ailelerinizi gururlandırmaya devam edeceksiniz. Sevgili öğrencilerim, dört yıl boyunca sözün ve özün bilgisiyle yoğruldunuz. Bugün bu bilgiyle, bu ahlakla ve bu heyecanla yeni bir hayata yelken açıyorsunuz. Unutmayın ki Türk Dili ve Edebiyatı demek; Türk’ün özü, sözü demektir. Dilin, düşüncenin ve ifadenin gücünü bilen insanlar olarak artık bu ülkenin söz neferlerisiniz. Söz, en güçlü silahtır. Tarih boyunca nice savaşlar sözle başlatıldı. İstiklal Marşı bunun en güçlü örneğidir. Peygamberlerin mücadelesi de önce söz iledir. Yunus Emre’nin de dediği gibi: ‘Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ede bir söz.’ Sizler artık birer söz doktorusunuz. Güler yüzünüz ve güzel sözünüzle, kırılan gönülleri onarma gücüne sahipsiniz. Gönül tamiri, gerçek bir hünerdir. Herkes yapamaz ama siz, bunun eğitimini aldınız. Bunu herkes yapamaz. Bir beyitte bu çok güzel anlatılmıştır: ‘Kimseye baki değildir mülkü devlet, bir harap olmuş gönül tamir etmek hünerdir.’ Bu gücü bilinçle kullanın. Kıymetli mezunlarımız, yüreğinizdeki iyiliği, dilinizdeki nezaketi kaybetmeyin. Hakk’tan başka kimseden korkmayın. Hakkın yanında olun, hak yemekten sakının. Çünkü unutmayın ki: ‘Kim Hakk’tan korkarsa, ondan her şey korkar.’ Sizden beklentimiz; bilgili, adaletli, vicdan sahibi bireyler olmanızdır. Atatürk’ün ‘fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ olarak ifade ettiği nesiller, bu milletin teminatıdır. Bu yolculukta size eşlik etmekten, bilgi ve gönül dünyanıza katkı sunmaktan onur duyduk. Yolunuz açık, bahtınız aydınlık olsun.” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü derece ile bitiren öğrencilerimize hediye ve mezuniyet belgeleri verildi. Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü 2024-2025 Akademik Yılı birincileri Emine Bıldır ve İrem Naz Kara’ya hediye ve mezuniyet belgesini Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Erol Yılmaz verdi.




Bölüm ikincisi Hacer Demirtaş ve bölüm üçüncüsü Elfidan Alagöz’e hediye ve mezuniyet belgelerini İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdussamed Yeşildağ ve Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanı Prof. Dr. Muhittin Eliaçık verdi.











Öğrencilerimize hocaları tarafından mezuniyet belgelerinin verilmesinin ardından havaya kep atılması ile tören sona erdi.